2.27.2010

mutlu olmak...





Depresif geçen bir cumartesi gününü nasıl daha anlamlı kılmalı??

Nasıl mı? Formul kolay..

Dolabı aç, elinde ne varsa ortaya koy ve içinden geldiği gibi kek yap! ( biz bu metodu şuan denemekteyiz...)

kakao,şeker,badem,elma,yumurta,un, süt ve birazda yaratıcılık.. işte hazır... :) Kekimiz fırında.. yanında birde dondurma koydun mu..offff insanın depresif ve bayık olmak gibi bir sebebi kalmıyor.

Kek fırından çıktı mı tadında bakıcaz.. birde yanında "2 days in Paris"filmi olacak :)


işte bu kadar kolay mutlu olmak :)

4/4 Doğum günü notlarım..







Sonunda doğum günümün son 4. günün anlatabileceğim.

son gün yani pazartesi günü italyan ve ispanyol ev arklarımla kız kıza Lavey Les Bains'e yani dağların yamacındaki termal kaplıcalara gittik :)

2.24.2010

Ahmet Örs'le Türk Mutfağı Üstüne...




Türk Mutfağının bilinmeyen yönleri....

Gurmelife.net icin yaptigim baska bir röportaj daha :)

2.23.2010

Super bir blog: Cafe Fernando..

Blog yazmaya karar vermeden once arkadaslarimla birlikte cikardigimiz ve her ay yemek kültürü üzerine yazdığımız bir site vardı: Gurmelife.net

Bir süre bu sitede köşe yazarlığı yaptım ve bundan çok keyif alıyordum. Bu sitede yayınladığım ve suan aktif olmayan bir çok yazi hala elimde.. Bazı kişiler için belki 2.baskı olacak ama ben yine Gurmelife'ta yazdığım bazı yazıları buradan sizinle paylaşmak istiyorum.

Bu köşe yazarlığını yaparken en zevk aldığım röportajlardan biri de Cenk Sönmezsoy'la yaptığım röportajdı. Kendisi bir çok yemek blog kategorisinde ödül almış, yurtdışındaki basında yapmış olduğu blogu ile kendinden bahsettirmiş önemli bir kişidir.

Aşağıda kendisiyle 2008 Aralık ayında yaptığım röportajı bulabilirsiniz. Cenk'in blogu hakkında detaylı bilgi almak isteyenler için adres: http://cafefernando.com/turkce/ Eger bu blogu bilmiyorsaniz... inanin bana cok sey kaybediyorsunuz...

2.20.2010

3/4 Doğum günün notlarim..


Yok yok hala bitmedi anlatacaklarim... dedim ya 25. yaş anısına 4 gün 4 gece kutladim doğum günümü...

Doğum günümün 3 günü yine ikinci ailem olan Italyan Elisa ve ailesiyle La Neuveville kasabasında geçti. Elisa'lar 200 senelik bir evde oturuyorlar :) şaka gibi değil mi? bu eve ilk geldiğimde 200 senelik olduğunu duyunca çok şaşırmıştım. Hatta aramizda acaba burada hayaletler var mıdır diye de düşünmedik değil :) 200 senelik bu ev kasabanın tam merkezinde. Aslında ev eskiden bir restoranmış, ve şuan ev haline getirilmiş. Zaten eve girdiğinizde o muhteşem italyan yemeklerinin kokusu ve evin konumu sizi bir restorandaymışsınız hissi veriyor.

Bu evi çok seviyorum :) Düşünsenize eviniz eskiden bir restoran ve şuan içinde siz yaşıyosunuz. Bir de Elisa'nın annesi o muhteşem yemekleri yapınca... uff...insan buradan ayrılmak hiç ama hiç istemiyor.

Elisa'nin annesi 25 yaşım için bana özel bir yemek yapacağını söylediğinde içim içime sığmadı ve merakla öğlen yemeği için neler yiyeceğimizi anlatmaya başladı..

Yupiieeeeee yine değişik birşey tadacağım :) Ne mi??? "fondue bourguignonne".

Fondü mü... yine mi peynir?? lütfen yine peynir olmasın lütfen... :)

Fondue bourguignonne, ismini hiç ama hiç duymadım. Bu yemeğin peynir yerine et olduğunu duyunca çok sevindim ve kendimi yine mutfakta buldum!!



Elisa'nın annesi muhtesem bir insan. Sabah 4'te kalkıp bize et ile birlikte yememiz için evde 4 çeşit mayonez yapmış: sade & sarımsaklı & kokteyl sos & maydanozlu! Ileriki günlerde mutlaka bu mayonezin tarifini almak ve buradan sizinle paylaşmak istiyorum.Mayonezlerin yanı sıra yine fondüye eşlik edecek olan bir çok salata yapmış kadincagiz...Havuç salatası & Arpa Salatası & Yeşillikler & domates salatası & patates salatası.. :)








Gelelim Fondümüze... Fondue bourguignonne özel bir fondü tenceresine kızgın yağ konularak servis edilen bir yemek. Tabağınıza pişmemiş et parçalarını, fondü çatalına batırıp kızgın yağın içine koyuyorsunuz ve etin pişmesini bekliyorsunuz. Genelde mayonezli sosların eşliğinde yenen bu yemek bence muhteşem birşey. Peynirli fondünün aksine daha rahat yenilen bu yemek benim doğum günüm 3 gününde gerçektende çok güzel bir süpriz oldu.


2/4 Dogum günü notlarim..


Dedim ya bu sene dogum gunumu tam 4 gun 4 gece kutladim :)
dogum gunumun ikinci gununde Italyan kankam Elisa'nın evine kalmaya gittim. Ailesinin bana bircok dogum gunu suprizi vardı. Cuma aksami eve gec donmus bir dogum gunu cocugu olarak, ertesi gün oglen 12'de dağ evindeki bir ciflikte fondu yemege davetli oldugumuzu duyunca acikcasi sok oldum. Neden mi..? Buyrun anlatayım...

Fondu gercektende ama gercekten de cok agir bir yemek. Hele gec yatıp gec kalkan bir insanin maksimum oglen 3-4 te yemesi gereken bir yemek. Ama ben ne yazik ki bunu oglen tam 12'de yemek zorunda kaldım :)

Sabah 9.30'da Lozan'dan yola cikip Bern Kantonundaki La Neuveville kasabasının sırtlarında bulunan büyük bir ciftlige gittik. Gittigimiz aile bu yörenin eski ailelerinden ve 100% Isvicre'li olan insanlardı :) 100% diyorum çünkü Isvicre'de 100% Isvicreli bulmak ve tanımak gercekten de zor olan birsey.. neyse ben size bu çiftliği anlatmaya calisayım.

Ciftlik cok buyuk ve aile senelerdir burada süt & peynir & hayvan yetistiriciligi yapiyorlar. Gittigim bu yerde neredeyse 99 tane inek vardı :) Inanin bana sabahın köründe bu kadar inegi gormek ve onların kokusunu duymak insanın midesini cok ama cok kaldiriyor... Ama yine de Isvicre'ye gelip yerel bir ailenin evine hele hele bu işle ugrasan bir aile ile tanısmak benim icin cok ama cok eglenceli ve guzeldi.




Eve vardigimizda evin babasi geleneksel olan domuz sosisi yapim isiyle ugrasıyordu :) sabah sabah midem kaldirmadigi icin onların yanına gitmeyi tercih etmedim ve evin en sevdigim mekanına yani mutfaga gidip, evin annesiyle ( 75 yaşında :) konusmaya ve fonduyu hazırlamaya basladik.

Fotografta da goruldugu gibi fondu peynirini önceden hazır olan şekilde almadık. Bu aldigimiz peynir gercektende cok özel ve muhtesem lezzetli olan bir peynirdi. Yine Italyan kankam sayesinde keşfettiğimiz bu peynir yemekte herkesi büyüledi. Fondü'yü yapmak icin beyaz şarabı, muskatı, sarımsagi ve gizli maddemizi ( bunu sır gibi saklıyoruz...bu madde fondü peynirine muhtesem bir kıvam veriyor) hazırlayıp ve Elisa ile evin kızları olarak fondü yapımına başladık. Ben giderek bu fondü işini sevmeye başladım, :) artık Elisa kadar güzel fondü yapmayı ögrendim... Yuppie!





Sonunda masamiz hazır...Şarabımız, ekmegimiz, patateslerimiz ve kirch (kirş) bizi bekliyor...

Bu yemekte beni şaşırtan birşeylerden biri de Isvicre'li teyzenin bize fondü yanında Ananas ikram etmesi oldu. Fondü yerken bunalma ihtimaliniz yüksek oldugu için arada ananas yiyip içinizi ferahlatıyorsunuz :)

Günün sonu: Lezzet süperdi.. Ortam cok sıcakti ama fondu çok ama çok ağır geldi sabah sabah :) Isvicre'li bir aile ile 25.yaş günümün ikinci gününü geçirmek güzel bir anı oldu benim için...

Ee.. yarin ne yiyoruzzz?? :)

2.18.2010

Yeni Lezzetler tatmak, bir de üstüne Ceyrek asirlik insan olmak..

12 Şubat günü 25. yaş doğum günümü Lozan'da ailemden uzak, arkadaşlarimla kutladim. Bu dogum gunum gercekten de cok farklıydı. Hayatimda daha önce tatmadığım yemeklerden tadıp, arkadaslarımla çok guzel vakit gecirdim. Neredeyse 4 gun üst üste dogum gunu kutlamıs oldum :) Bu yaşıma galiba biraz şansli olarak mi giriyorum ne?..

Gecen seneki dogum gunlerimin tersine bu sene farkli birseyler yapalim diye dusunduk. Doğum gunumun ilk günün de en yakin arkadaslarimla Lozan'da Tunus muftagini kesfetmeye karar verdik. Bu zamana kadar Lubnan mutfagini tatmistim ama Tunus mutfagi benim icin bir ilk olacakti.

Bu restorana gitmeden önce kısa bir arastirma yaptim. Tunus mutfagi bizim Turk mutfagina benzer bir yapiya sahip. Bizim gibi et ve sebze ağırlıklı olan bu mutfak da bir sürü meze, kebap ve sulu yemek çeşitleri bulunmakta. Asıl en bilinen ve avrupa'da favori olan yemekleri Tagine( tajin) ve Couscous (kuskus) olduğunu öğrendim ve bir an önce bu lezzetleri tatmak icin Lozan'daki "Au couscous" adlı restoranda rezervasyon yaptirdim.

Mekan çok da abartılı olmayan "orientale" stilde dizayn edilmisti. Acıkcasi dekorasyon bence çok daha iyi olabilirdi ama yedigimiz yemekler o kadar guzeldi ki biz dekorasyona takılıp kalmadık bile :)



Gelelim neler yedigimize. Ben tabiki de şu mehşur Couscous'u tercih ettim. Couscous bizim bildiğimiz kuskus makarnası gibi birşey değil. Bu daha çok bizim ince bulgura benzeyen bir yemek. Ayrıca pişirilme bakımından bizim alışık olduğumuz yöntemlerle hazırlanmıyor. Kuskusu hazırlamak icin özel el yapımı çömleklerde buharlı bir yöntemle pişiriyorlar. Genelde kuskus bol et ve sebzeden oluşan bir karışımla servis ediliyor. Kuskusu ıslatmak ve lezzetini arttırmak için genelde yemekle beraber sebze ve et suyu geliyor. Yemeğinizi daha da lezzetlendirmek için bir kaşık bu sudan koymaniz gerekiyor.
Benim yediğim kuskus koyun eti parçalı olan kuskustu ve gerçekten de çok güzeldi. Diğer arkadaşlarım köfteli kuskusu tercih etti ki bence o daha da güzeldi :)



Tunus mutfaginin ikinci önemli yemegi Tagine ( Tajin). Kuzey afrika ülkelerinin mutfaklarında kullandıkları ortak bir kavram. Tagine adını yemeğin yapıldığı kaptan alan bir yemek. Ters huni şeklinde ve toprak seramikten oluşan bir servis tabağı olan tagine, İçine sıcak sulu yemek ve kuskus konularak servis ediliyor. Biz daha bu yemekten tatmadik ama yan masadaki yemegi bayag bir inceleme şansı elde ettik!!

Gelelim size bahstemek istedigim üçüncü tunus lezzetine: Merguez. Ben buna bayıldım! Merguez bol baharattan yapılmış olan bir sosis çeşidi. Bizim sucuk tadında olup bildiğimiz sosis kalınlığından daha ince olan bir et. Genelde kuskusun yanında veriliyor ve gerçekten de çok lezzetli.