Yemek/Eat


Sonunda Luwak Kahvesinden İçtim :)



Bir arkadaşımın annesinden hiç beklemedik bir hediye aldım: Luwak Kahvesi.

Daha önceleri bu kahvenin adını ve özelliğini duymuştum ve seneler sonra bire gün evde bu kahveyi yapacağım aklımın ucundan geçmezdi.

Bilmeyenler ve yeni duyanlar için söyliyeyim Luwak kahvesi aslında çok enteresan bir kahve.

Endonezya'da yaşayan Misk kedileri ormandaki kahve bitkilerini yiyorlar ve bu meyveler midelerinde sindirilemiyor. :) Bunu sindiremeyen misk kedileri dışkı yoluyla midelerindeki kahveyi doğaya bırakıyorlar. Kedilerin midelerindeki asit ile kahvenin içindeki o acımsı tat gidiyor ve geriye dünya'nın en nadir bulunan ve en pahalı kahvesi oluyor.

Seneler önce bu kahve türünü ilk duyduğumda "aman allahım, böğğğ" demiştim ve " bunu kim içer ki "diye içimden geçirmiştim.. ama şimdi  seneler sonra bunu hediye olarak aldığımda bir an önce denemek istedim.
güzel bir pazar kahvaltısından sonra annemlere bu kahveyi denettireyim dedim ama aralarında sadece Funda cesaretli çıktı ve benimle bu kahveyi içti..

Kahvenin Yapılışı:

Annemin kahve makinasında normal türk kahvesi yaparmış gibi Luwak kahvesini pişirdim..
Sonuç.. acı kahve tadı olmayan ve türk kahvesinden daha hafif bir kahve aroması. açıkcası ben çook daha enteresan bir tat bekliyordum ama bu bile iyi geldi.

:)




Benim Arzum, Güzel Bir Yemek Yapmak!



Uzun zamandır arkadaşlarımı çağırıp onlar için güzel bir akşam yemeği hazırlama planları yapıyordum… Beni tanıyanlar bilir, evde arkadaşlarımı ağırlamak, farklı lezzet ve tatları onlarla paylaşmak en çok sevdiğim şeydir! Durum böyle olunca, bende yaz tatilinden hemen sonra yakın arkadaşlarımı yemeğe davet etmeye ve birlikte güzel bir akşam geçirmeye karar verdim.  

Düzenleyeceğim bu akşam yemeği için farklı ve hafif lezzetlerden oluşan bir menü hazırlamak istiyordum. Bunun için de yemek kitaplarımı, dergilerimi karıştırmaya ve farklı lezzetleri aramaya başladım..

Menüye karar verdikten ve gerekli malzemeleri de aldıktan sonra mutfağımda yemek yapmaya koyuldum. İşten döndükten sonra böyle bir akşam yemeği hazırlama telaşına girdiğim için,  son zamanlarda beni hem lezzet hem de pişirme süresi konusunda şaşırtmayan Arzum Aşçıbaşı ile 2 farklı yemeği yapmak için kolları sıvadım. Yeni keşfettiğim Arzum Aşçıbaşı gerçekten de her evde bulunması gereken, müthiş pratik bir alet. Kısa zamanda birçok yemeği hızlıca yapabiliyorsunuz. Özellikle işten sonra eve yorgun gelip, kısa sürede yemek yapmak isteyenlere tavsiye edebilirim.






Arzum Aşçıbaşı ile pişirdiğim ve arkadaşlarımın bayıldığı 2 lezzetin tarifini buradan paylaşmak istiyorum:

İsviçre’li Rösti:

İsviçre mutfağının gözde yemeği olan Rösti’yi ilk defa yapmayı denedim. Rösti, patatesten yapılan ve genellikle de etin yanında garnitür olarak yenilen bir kolay bir yemek. Hem hafif hem de çok lezzetli olan bu yemeği yapmak için gerekli malzemeler:

·         4 orta büyüklükte patates ( kişi sayısı kadar patates kullanın)
·         1 çay kaşığı tuz & Karabiber
·         2 yemek kaşığı Zeytinyağı
·         1 çay kaşığı Kırmızı toz biber


Yapılışı:
Patatesleri yaklaşık olarak 10-15dk kaynatın. Burada önemli olan patateslerin çok sert ve çok yumuşak olmaması. Patatesleri soğuttuktan sonra, kalın bir rende alın ve patatesleri rendeleyin, içine tuz ve biberi ekleyin.
 Arzum Aşçıbaşınıza 2 yemek kaşığı zeytinyağını ve 1 çay kaşığı kırmızı biberinizi koyun ve hafif ısıtın. Isınan makinaya, rendelemiş olduğunuz patatesleri orta büyüklükte bir daire olacak şekilde koyun. Bu yemeği Arzum Aşçıbaşında yaparken, Izgara modunu kullandım ve makinanın kapağını hep kapalı tuttum. Patateslerin 1 tarafı kızarmaya başlayınca, diğer tarafını da aynı şekilde pişirdim. Servis etmeden önce de makinanın sıcak tut modunda Rösti’leri ısıttım.









Susamlı Tavuk:

Uzakdoğu restoranlarında susamlı tavuk yemeyi çok seviyorum ve bu lezzeti ilk defa evimde arkadaşlarım için yapmak istedim.
Kolay ve hızlı bir şekilde yapılan Susamlı Tavuk için malzemeler:
·         3 tavukgöğsü // minik kuşbaşı parçalar halinde doğranmalı
·         ½ bardağı soya sosu
·         5 kaşık susam
·         1 çay kaşığı tuz
·         2 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:
Arzum Aşçıbaşınızı Izgara konumuna getirin ve Kuşbaşı doğranan tavukları ve zeytinyağını makinanın içine koyun. Tavukları 5dk boyunca makinada soteledikten sonra, üzerine soya sosunu ekleyin ve yine 5dk  suyunu hafif çekene kadar pişirin. Soya sosu tavuğa işledikten sonra üzerine tuz ve susamı koyup sıcak servis yapın.



Özellikle bu yemeğin yanında yapabileceğiniz güzel bir öneride bulunmak istiyorum.
Yemeği servis yaparken yanında kızarmış lavaş ekmeklerini ekleyin. Nasıl mı? Gelin daha detaylı anlatayım..

Marketlerde satılan Lavaşlardan alın ve bunları minik üçgenler şeklinde kesin ( yukarıdaki fotoğraftaki gibi). Fırınınızı önceden ısıtın ve bu lavaşları tepsiye dizin. Lavaşların üzerine toz kırmızıbiberi ve zeytinyağını gezdirin. Yaklaşık 10dk, lavaşlar çıtır çıtır oluncaya kadar pişirin. Göreceksiniz, muhteşem bir lezzet olacak. Bu lavaşları hazırladığınız susamlı tavukla servis edin.

Önümüzdeki günlerde, Arzum’un farklı ürünleriyle deneyeceğim lezzetleri yine bloğumda paylaşıyor olacağım. Özellikle Fransız mutfağından birkaç farklı lezzeti denemek istiyorum J
Şimdiden bu tarifleri deneyenlere afiyet olsun J

                                

Karaköy’ün yeni yüzü ve Unter

Mekan modern bir tarza sahip. 2 katlı bir cafe/bistro ve dışarda da oturma mekanları mevcut. İçeride 2 kişilik bir masaya oturuduk ve çok aç olduğumuz için garsondan tavsiye istedik... Yemeğe başlamadan önce kızarmış ekmek ve tereyağ geldi, hoş bir fikir... ekmeklerde ev yapımıydı sanırım, lezzetliydi..

Gelelim neler yediğimize...

Ben ev yapımı biscuit ile servis edilen  somonlu çırpılmış yumurtadan yedim, bence başarılı bir yemekti ( aşağıda resmini görebilirsiniz) ... Ama arkadaşım benim kadar şanslı değildi... Kuzu incik Penne sipariş etti ve bugüne kadar hayatımızda gördüğümüz en kötü sunumlu ve baştan sağma bir yemek geldi. Bir çorba tabağının içinde makarna, ve tepeleme kuzu incik (ki bu etin %70’ı yağdı..)ve biberli patlıcan ezmesi karışımı vardı.. gerçekten de mide  bulandırıcı bir sunumla yemek bize servis edildi... Şaka sandık ama ne yazık ki gerçekti... Bunun yanında servis mekan küçük olmasına rağmen çok ama çok yavaştı... 1 çay için 15dk bekledim! Koşa koşa gittiğim bu mekandan açıkçası büyük hayal kırıklığı ile ayrıldım, belki benim yediğim güzeldi ama diğer yemek tamamen bir hataydı!

Bu mekanda hem fiyatlar çok da ucuz değil, hem de servis kötü olduğu için sanırım buraya kolay kolay gitmem.. Gitmek zorunda olsam sanırım kahve fln içerim, umarım en kısa zamanda servislerini düzeltirler...






Bir Mantı Bu Kadar Hafif Olabilir mi?

Mantı çok aradığım ve ölüp bittiğim bir yemek değildir.. olsa da olur.. olmasa da.. 
Geçen gün, öğle yemeğinde farklı bir şey tadalım diye konuştuğumzuda, bir arkadaşım Beşiktaş'taki Sinop Mantıcısından bahsetti...Buraya gitmeden önce, açıkcası diğer mantıcılar gibi olduğunu ve bol domates soslu bir mantı yiyeceğimizi düşündüm ama yanılmışım :)
Buradaki mantılar, bodrum mantı ya da casita'dakiler gibi kalın hamura yapılan mantılar gibi değil.. incecik ( neredeyse baklava hamuru gibi) ve içinde bol malzemesi var. Ayrıca yine burayı diğerlerinden ayıran bir şeyde, mantınızın ceviz ile servis edilmesi. Cevizin mantıya bu kadar yakışacağını kırk yıl düşünsem akıl edemezdim... bence çok başarılı! 

Mekan, çarşının içinde ve migros'a giderken sağda kalıyor..  Beşiktaş'a yolunuz düşerse bence mutlaka buraya bir gün uğrayın, benden söylemesi. Buyrun fotolar :)









Sıcak Şarap Tarifi

İstanbul'da havalar yavaş yavaş soğumaya başladı...
Böyle havalarda arkadaşlarımla evde planlar yapmaya bayılıyorum!
En sevdiğim şey ise, evde değişik yemekler yapmak ve sevdiklerimle bunu paylaşmak...

Bu kış Meltem sayesinde 3 defa sıcak şarap yapma şansını elde ettik :) Meltem artık İstanbul'da oturmuyor ve onun yaptığı sıcak şarap tarifi yerine benim bir alternatif bulmam ve uygulamam lazım...

Elimdeki yemek kitaplarını karıştırırken aşağıdaki sıcak şarap tarfini buldum ve hemen paylaşmak istedim. Tarif aynı Meltem'in bizlere yaptığına çok benziyor. Daha denemedim ama tarifi çok beğendim..

Bu arada, aşağıdaki fotoğraflar da en son sıcak şarap denememizden.

Merci Meltem!Seni Özleyeceğimmm...

Sıcak Şarap


  • 750 ml kırmızı şarap
  • Yarım su bardağı toz şeker ( bence daha fazla konmalı :)
  • 2 adet tarçın
  • 1 adet portakal
  • 1 adet nar
  • 2 elma
  • 5-6 adet karanfil

Şarap, şeker ve tarçını tencerede orta ateşte 5 karıştırın. Portakalları, narı, elmayı soyup, küp küp doğradıktan sonra tencereye koyun. Kısık ateşte  30dk şarabı çok kaynatmadan bekletin ve sonra afiyetle için :) 








Hayatımın Tarifi!

Geçen sene muhteşem bir salata yedim! Bu salata gerçekten de şu ana kadar tattığım en ilginç ve en güzel salataydı. Cenevre’li bir arkadaşımın annesinin özel tarifi olan bu salatanın tarifi işte bu:

Salade Exotique
2 greyfurt ( greyfurtun zarını soyun ve mınık küp küp doğrayın)
3 avokado ( avokadoları soyun ve küp küp kesin)
100 Gr Jumbo karides ( karidesleri soyup, haşlayın & haşlarken de az limon suyu sıkın)  & 250 gr normal karides
1 kutu palmiye kalbi ( makrolarda bulabilirsiniz J  - malzemeleri küp küp doğrayın)
1 kutu baby corn ( mısırları küp küp doğrayın)

Sos için:
2 yemek kaşığı zeytinyağı
2 yemek kaşığı beyaz sirke
Alabildiğince mayonez & tuz

Tarif:
Bütün yukarıda saydığım malzemeleri büyük bir kapta karıştırın.  Üzerine tarifini verdiğim sosu koyun ve karıştırın.  Salatayı servis etmeden önce 15 dk buzdolabında bekletin. Göreceksiniz muhteşem bir lezzet, özelliklede greyfurtun verdiği tat muhteşem!

Afiyet olsun & Hayatımın tarifi umarım USLA şansımı da açar J



Hayatımda Yediğim En Güzel İskender: Cemal & Cemil Usta / Uludağ Kebapçısı

Bursa deyince benim aklıma 4 şey geliyor: 1- Uludağ 2- İskender, 3- Kestane ve 4- Hamam :)

Geçen sene ilk defa Bursa merkezine gittim ve şu mehşur, herkesin dilinde olan Uludağ Kepabçısınıda keşfetme şansım oldu...

Buraya gitmeden önce herkesin bana söylediği tek bir şey vardı: " Hayatında yiyeceğin en güzel İskender burada", " O etin tadını asla unutamayacaksın, çünkü missss gibi kekik kokuyor..." Gerçekten de arkadaşlarımın dediği kadar ve övdüğü kadar varmış. Hayatımda yediğim en lezzetli etlerden birtanesini Uludağ Kepabçısında yedim. Özellikle de İskender ile gelen Şıra ve  yemekten sonra gelen peynir tatlısı muhteşemdi!!

Uludağ Kebabçısının Bursa'da 2 şubesi var. Benim gittiğim şubesi en ünlü olan eski garajda bulunan yer. Adresi buradan bulabilirsiniz :)

Ayrıca İstanbul / Ataşehirde'de yeni bir mekan açmışlar. Adresi burada...

Çok fazla lafa gerek yok, olurda yolunuz düşerse,ya da Istanbul'da haftasonu kendinize farklı bir aktivite istiyorsanız mutlaka Bursa'ya gidin ve Cemal & Cemil Ustanın o mehşur iskenderini yiyin.  

MUHTEŞEM ISKENDER :) 

ULUDAĞ GAZOZU & ŞIRA


PEYNIR TATLISI
RESTORANIN DUVARLARINDAKİ ÜNLÜLERİN RESİMLERİ

RESTORANIN DUVARLARINDAKİ ÜNLÜLERİN RESİMLERİ


Beşiktaş'ta Köfte Nerede Yenir? /Where to eat meatballs in Besiktas?


Sonbaharın, şu güneşli günlerinde öğle yemeği için bir farklılık yapalım dedik ve kendimizi  mehşur Beşiktaş Köftecisine giderken bulduk. Ofisi Beşiktaş'a yakın olan biri için bu köfteciyi geç keşfetmek gerçekten de büyük ayıp! hem de benim gibi yeni yerler ve lezzetler keşfetmeye bayılan biri için!

Beşiktaş çarşıda merkezde olan bu köftecide çok ama çok lezzetli köfte, piyaz ve İrmik tatlısı ( az şekerli ve muazzam lezzetli bir tatlıydı) yemek ve üzerine de güzel bir çay içmek mümkün :)

Gitmeden söyliyeyim, öyle çok büyük bir yer beklemeyin. Mekan, Ara sokakta ve içerisi çok küçük.  Havalar güzel olunca masaları sokağa çıkarıyorlar ki asıl keyif orada başlıyor.. Köfte dışında da sulu yemekler var ama buraya gitmişken sadece köfte yenir derim :)

*****

If you are looking for a nice traditional Turkish Meatball restaurant, I recommend you to go to"Besiktas Koftecisi" which is in the heart of Besiktas Carsi. It is a small and friendly place where you can eat Turkish meatballs for a quite cheap price. It is not a big place but very good quality meatballs. I highly recommend their dessert " irmik tatlisi".












Cihangir'de Kahvaltı Nerede Yapılır?


Geçen Pazar hava çok güzeldi… yakın bir arkadaşımla Cihangir’e kahvaltıya gittik.

 Son dönemin moda ve cool semtlerinden olan Cihangir’de kahvaltı için bir çok seçenek var: Van usulü kahvaltıdan, İngiliz kahvatısına, her çeşit kahvaltı türünü bulmak mümkün.

Biz şans eseri ve biraz da aç olduğumuzdan J yolumuza ilk çıkan Kahvedan adlı cafe’de kahvaltımızı yaptık. Aslında çok da iyi yapmışız. Burası sokak terası olan, kahvaltısının lezziz ve doyurucu fiyatlarının ise uygun olduğu bir mekan.

Mekanda 2 kişilik kahvaltı, sınırsız çay ve 1 omlet için kişi başı 21TL verdik ve masaya gelenleri bitiremedik bile J Eğer bir Pazar sabahı nerede kahvaltı yapalım diye araştırırsanız, mutlaka Kahvedan’ı tavsiye ederim. Mekanda çok güzel pancake’lerde mevcut benden söylemesi J Zaten aşağıdaki fotolar sanırım her şeyi anlatıyordur. 



















Biri Yemek mi dedi??


Beni tanıyanlar çok iyi bilir... Ben yemeyi, yedirmeyi seven biriyim. Ailemden özellikle de annemden böyle gördüm böyle büyüdüm :)
Yeni tatlar keşfetmeye, yemek kitapları almaya, farklı restoran/ kafe bulmaya bayılırım. Tatillerimde bile, süpermarket gezip, yemek malzemeleri satan dükkalar arayıp bulan biriyimdir. En büyük zevklerimden biri de yemek kitaplarına uzun uzun bakıp, ne nasıl yapılmış ve hangi tatlar kullanılmış onlara bakıp zaman geçirmek :) Ha.. belki içinizden kıza bak bol bol yemek yapıyordur diye geçirebilirsiniz ama yok :) ben sosyal bir yemek pişiriciyim. Arkadaşlarımı evde toplayıp konsept yemekler yapmayı seven biriyim. Evde tek başıma olduğum zamanlar ya makarna ya da uydurma yemeklerle idare ederim. Yemek yapmam için benim misafir ağırlamam gerekir. Neyse, bende bu konuda hikaye çoook.. Zamanı gelince hepsini biiir biir yazacağım.

Hal, böyle yukarıdaki gibi olunca, bende blogumda bu bölümü açmayı kendime bir borç bildim :) Burada yeni keşfettiğim tatları, restoranları, yemekle ilgili olan her şeyi paylaşmayı düşünüyorum. Sayfanın aşağısında doğru indiğinizde karşınıza keşfettiğim mekanlar, değişik mutfak malzemeleri, beğendiğim tatlar çıkacak ve blogumun bu kısmını çok daha aktif kullanıyor olacağım.



Mekan Önerisi: Mikla / Marmara Pera 

Yazın artık son çırpınışlarını yaşadığımız şu günlerde, çok geç de olsa İstanbul'daki en iyi manzaraya sahip teraslardan olan The Marmara Pera'nın terasını keşfetme şansını elde ettim. Marmara Pera'nın en üst katı, Mikla restoranına ayrılmış.Burası ünlü şef Mehmet Gürs'ün açmış olduğu bir restoran. Bir gün mutlaka burayı da keşfetmek isterim!
Restoranın en üst katındaki teras insanın gerçekten de nefesini kesiyor! Terasa çıktığınızda, tam karşınızda Topkapı Sarayı, Ayafosya camii, solunuzda, Haliç ve sağınızda da Boğaz Köprüsü size muhteşem bir renksel şölen sunuyor. Eğer bu aralar bu mekana gitmeyi düşünürseniz, mutlaka yanınıza kalın bir şeyler alın, lakin yukarısı bayağ bir esiyor :)
Mekanda fotoğraf çekemedim ama google'dan bulduğum bu fotoğraftan mekanın güzelliği hakkında bilgi elde edebilirsiniz.


Picture taken from:  http://fashionclassandjetlag.wordpress.com   

Ayrıca, Mikla Restoran Rezervasyon için: +90 (212) 293 5656


Biri Dondurma Mı Dedi?


Bu sene İstanbul'un en iyi dondurmacısını keşfetme şansım oldu.Arkadaşlarımla Arnavutköy'de Adem Baba'da balık yedikten sonra ( ki adem babayı geç keşfetmiş bir istanbulluyum, bunu da yazacağım..) yakın bir arkadaşımın tavsiyesiyle "Girandola Dondurma'yı" keşfetme şansım oldu. Arvanutköy'deki bodrum mantının hemen yanında olan bu dondurmacının en büyük özelliği, yapılan dondurmaların mevsim meyveleriyle yapılması ve lezzetinin muhteşem olması :)
Şu zamana kadar neredeyse yarıdan çoğunu tatma şansım oldu. O kadar fazla dondurma çeşidi var ki, insan neyi yese şaşırıyor.


Yukarıdaki fotoğrafta en son tattığımız dondurmalar var: Güllaçlı, şeftatili, limonlu ve yeşil erik& elmalı dondurma. Enfes, muhteşem bir tat :) özellikle şeftalili dondurması bayağ iddialı.
Eğer yolunuz bir gün Arnavutköy'e düşerse mutlaka uğrayıp bir top dondurma alın ve deneyin pişman olmazsınız. Eğer Girandola'ya gidemezseniz hiç üzülmeyin :) çünkü eve servis yapıyorlar:




Macaron….yummy yummy


Geçtiğimiz Kasim ayında macaronlarıyla ünlü olan La Durée sonunda Bebek – Istanbul’da bir şube açmış. Yurtdışında bir çok ülkede hizmet veren La Durée’nin sonunda Istanbul’da olması çok hoş. Ben ne yazık ki Lozan’da olduğum için yeni açılan mekanda neler satılıyor, hangi lezzetler var bilemiyorum. Umarim Paris’teki gibi sadece macaron satmazlar. Neden mi ?Paris şubelerinde ( hepsinde bulamk biraz zor oluyor ama…) macaronlarla yapılmış olan bir çok farklı tatlı var. Mesela benim en ama en çok beğendiğim aşağıda göreceginiz ‘Ispahan’. Yani, gül aromalı macaronların arasına litchi ve frambuazlı krema konularak hazırlanan bir tatlı. Umarım Istanbul şubelerinde bu tatları bulabiliyoruzdur.




Bunun yanında macaron dediğimde aklıma gelen bir başka isim daha var. Geçen sene Dijon’u gezerken arkadaşlarımla ‘ Jeff de Bruges’ diye bir pastane, çikolata evi keşfettim. Gerçekten La Durée’yi kenarda bırakacak muhteşem bir macaron yedim. Eger olurda bir gün yolunuz Dijon’a düşerse mutlaka bu dükkana uğrayın ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız ☺



No comments: